Biz de Çocuktuk

Çocuklarla yetişkinler o kadar farklılar ki, bir birlerinin zıttı. Sanki bir dönem çocuk olmamışız edasıyla dolanıp, büyüklük taslıyoruz oraya buraya. Koca koca parmaklarımızı sallıyoruz hatta olur olmaz çocukluk şeylere. 

Halbuki ne kadar kolay çocuklar için mutlu olmak. Küçük küçük şeylere dakikalarca gülebiliyorlar. En üzgün zamanlarında, küçük bir sürprizle ya da sabunlu suyla yapılan baloncukla birden somurtan o küçücük, güzelim yüzleri birden yırtılacakmış kadar genişler ve o kahkaha sesleri, ne kadar yorgun olursanız olun size büsbütün bir enerji veriyor. İyi ki diyorsunuz, iyi ki varlar…

Ama çoğu zamanda, bizden küçük oldukları için bir patronluk taslıyoruz onlara. Koşma, yapma, etme, buraya gel, onu ye, bunu giy, öyle davran, tırmanma, sus, ağlama… bu liste uzar gider ucunu yakalayamayız. 

Çocuk bu arkadaşım! Koşacak, bağaracak, tırmanacak. Biz insan yetiştiriyoruz, kafeste kuş beslemiyoruz.

Malesef hepimiz yapıyoruz bunları. Ben de, sen de o da.

Ne zaman içimizdeki çocuk öldü? E biz de çocuktuk. Evet şimdiki nesilden biraz da olsa farklıydık. Ama biz de çocuktuk. Küçücük baloncuklarla mutlu olan biz, şimdi mutlu olmak için dünyaca şeye ihtiyaç duyuyoruz. Baloncuğun yerini markalar, sıfatlara değişir olduk. 

Ne zaman çocuklara kızmaya kalksak, 5 saniye de olsa içimizdeki çocuğu devreye sokalım ve çocuklar gibi düşünmeye çabalayalım. Bak o zaman çoğu sorun hallolacak.

Bu arada küçük prensi mutlaka okumanızı tavsiye ederim. Tekrar çocuk olmamız için iyi bir rehber.

Annelik Kadınlığından Vazgeçmek Değildir

  
12 gün önce doğum yaptım. Her lohusa kadın gibi, ben de çok yorgunum. Bu yorgunluğa Meera’nın, 4 numara olmasını da ekleyin. Çift kaşarlı tost misali, yeme de yanında yat. 

E ben de, saldım kendimi çayıra, Mevlam kayıra. Pijama resmi üniformam, aynalar düşmanım haline geldi ama ben bu halimden gayet de memnundum. Ta ki benim 4 yaşındaki JJ’im gözlerimi açana kadar.

Babannesi kılığına girmiş kurdu tanımaya çalışan kırmızı başlıklı kız misali, soru üzerine soru yağmuruna tuttu beni. 

“Anne, göbeğin niye büyük senin? Anne, popon niye bu kadar büyük senin? Anne, neden pijamayla dolaşıyorsun? Anne, niye makyaj yapmıyorsun?”… 

Aha Tuba dedim. 4 yaşındaki bebe böyle düşünüyorsa, David ne düşünüyor acaba? 

Kalktım. Bir duş aldım (Sıcak banyo sefasını, kim kaybetmiş ki ben bulayım.)  Resmi üniformamı attım üstümden, yaptım makyajımı. Bir kendime geldim. 

Evet kaybettiğim özgüvenim tavan yaptı yine. Küçücük şeylerle kendinizi mutlu edin. Evet annelik gerçekten de kolay değil. Pek zamanımız da, enerjimiz de yok. Ama Pala Remzi edasıyla da ortalarda dolaşmanın bir anlamı yok. 

Eğer biz mutlu olmazsak, çocuklarımız da, eşimiz de mutlu olamaz. 

Biraz Tartışmalı bir konu ama önce sen geliyorsun. 

Kalk, silkelen ve tekrar kendin ol. Anne olmak demek, kıyafetlerinden, kendinden vazgeçmen demek değildir. 

Anneler de kadın… Sen gerçekten çok özelsin. Ister biyolojik anne ol, istersen de sonradan anne ol. 

Annelerin de, çok güzel, bakımlı olabileceğini kendine tembihle. 

Unutma, sen mutluysan mutludur herkes…

Kahve ve Çikolata Yeter

  
Doğumdan sonra normal hayatımıza dönmeye başladık. Tek bir farklılıkla: kat ve kat yorgunlukla ve uykusuz geçen gecelerden bahsetmiyorum bile -yeni doğmuş bir bebekle. 

Ev okuluna hızlandırılmış bir biçimde geri döndük. Sri Lanka’daki okulla aynı zamanda sınavı var. 10 gün sürecek sınavlar. Ve Sri Lanka matematik konusunda acayip derecede abarttıklarından dolayı, bayağı bir üzerinde duruyoruz matematiğin. Ne kadar eğlenceli geçiyor zamanlarımız siz anlayın artık. 

Bu sınav önemli bizim için, ama eğer olur da geçemezse pek de sık boğaz etmeyeceğiz. Eski yöntemlerimize dönüp, Sri Lanka’daki okula ‘Güle güle’ diyeceğiz. Belki daha da iyi olacak bizim için, en azından bu kadar stres içine girmemize gerek kalmayacak. 

Tüm bu streslerin, yoğunluğun, uykusuzluğun ortasında iki iyi arkadaşım var benim: kahve ve çikolata.

Yeminle on çocuğa daha bakarım, yeter ki kahve ve çikolata bana eşlik etsin. Evet bu zamanda kilo derdi falan var  ama çikolatasız yapamam ben. Çikolata ve kahve olmazsa olmazım benim. 

Bana enerjimin nereden geldiğini soranlara : çikolata ve kahve bana mutluluk hormonlarımı sağlayan iki iyi arkadaşımdır.

4 Çocuklu Olmak

  
Beklediğimiz küçük üyemiz artık aramıza katıldı. Martın 1’inden itibaren resmi olarak 4 çocukluyuz biz. Doğum beklediğimiz gibi olmadı ama ne farkeder ki? Ben Minicik kızıma kavuştum. Gerçekten de minicik. Sadece 2.550 gramdı kollarıma ilk aldığımda Meera Lidia’mı. 

Doğum hikayesi başka bir postta gelecek. Şayet uzun bir hikaye.

  
Bu alışma dönemi gayet güzel geçiyor. Ufak tefek sıkıntılarımız oluyor sezeryandan Kaynaklı olarak ama evimizdeki bu heyecan görülmeye değer. 

Herkesin sabah ilk yaptığı şey, gelip Meera’yı öpmek. Çocuklar Meera’ya, Meera onlara ayak uydurmayı yavaş yavaş öğrenecekler. Evimizdeki gürültü daha fazla arttı. Ama evimizdeki sevgi ve sevinç on katı arttı. Bu büyük aile olayı tam bize göre birşeymiş. 

4 çocuklu anne olmak, biraz daha farklıymış.

Hazır mıyım?! 

  
33 haftalık olmama sadece iki gün var. Eğer kızım zamanında gelirse sadece 7 haftam var. 7 hafta sonra hayat bir kez daha değişecek benim için. Artık 4 tane çocuğum olacak. Hayat biraz daha meşgul olacak, biraz daha uykusuz kalacağım. Emzirmeye tekrar başlayacağım. Küçük kızımı öpüp, yeni bebek kokusunu içime çekeceğim. Bazen balataları sıyırmaya az kalacak, bazen bir dakika yalnız kalabilmek için kendimi tuvalete kilitleyeceğim. Tabiki 30 saniye sonra bebelerden birisi ‘anneeeeee’ diye o bir dakikalık saadeti de bozacak. Peki bütün bunların hepsine değer mi?

Bütün gün çocuk aktiviteleri yapıp, Saçma sapan çocuk şarkıları dinlemeye, kendi yaşıtlarımla konuşmayı özlemeye -hatta yetişkinlerle nasıl Konuşulduğunu unutmaya- değer mi?

Evet. Değer! Belki çok klasik olacak ama onların bir gülümsemesi, kahkahaları, sarılmaları herşeye değer.

Ben hazır mıyım? Bunun cevabını bilmiyorum. Kızımı kucağıma alana kadar da bilmeyeceğim. Hazır olsam da, olmasam da zaman geliyor. 

Zaman geliyor, kendimi de diğer çocuklarımı da hazırlamam gerekiyor yeni bir bireye, yeni bebeğe. Hep beraber öğreneceğiz adapte olmayı. 

Hayat zaten her dakika Öğrenerek geçmiyor mu? Biz de Öğrenmeye devam edeceğiz. Tek farkla; daha kalabalık olarak…

4 Çocukla Bir Ay Alışverişsiz Yaşamak Mümkün mü?

  
4 Numaralı bebeğimiz hala gelmedi. Zaten daha 8 hafta var. Bu 8 hafta içinde istediği zaman gelebilir.

Yeni bir bebek, yeni masraflar demek çoğu kişi için. Bizdeki durum biraz farklı. 

Şu anda İstanbul’dayız. Çocuklarımızın çoğu kıyafetleri, Kitapları, kişisel eşyaları burada. Ihtiyacımız olanları, yeni evimize götürmek için ayırıyoruz. Ve gelecek kızımız için hiç bir eşyaya ihtiyacımız olmayacak. Satın almamız gereken HİÇ BİRŞEY yok. Bez hariç. Kumaş bezlerimiz var. Gerekli olur diye tek kullanımlık bez almamız lazım.

Odelia için gerekli kıyafetleri facebooktan ikinci el satan gruplardan temin ettim. JJ için de aynı şekilde. Abbey’nin kıyafetleri Odelia’dan kalanlar.

Hamilelik döneminde benim birkaç şeye ihtiyacım olmuştu ve bunları yine aynı gruplardan çok uygun fiyata temin ettim.

Aktivite, ev okulu ve gıda harici ürünleri pek almamaya karar verdik bu yıl. Önümüze bir yıllık bir plan çizmek yerine, aylık olarak bir plan yapacağız. Böylece hedeflerimize ulaşmak için daha gerçekçi bir çizelge izleyeceğiz. Bu bir hafta çizimlerimle ilgili almam gereken bazı gereçler var. Onları temin ettikten sonra başlayacağız bu döneme.

Çocuklarla alışverişsiz bir ay yaşamak, yada harcamalarınızı en aza indirgemek gerçekten mümkün.

1. Olmasa da olur!

Evet! Bir çok harcamalar olmasa da olurlardan. Bunların hangileri olduğuna ailece karar verin. Olmasa da olur uygulamasına başlayın.

2. Onarın!

Kıyafetlerin söküklerini daha fazla dikin. Atmak yerine, yenisini almak yerine onarın. Ayakkabılar da aynı şekilde.

3. İkinci El Kullanın

Ikinci el eşya kullanmak ayıp yada günah değil. Çok çok uygun fiyatlara, sizin ihtiyacınız olan eşyaları bulabilirsiniz. Facebook’ta birçok grup var bununla ilgili. Güvenilir grupları bulup alışverişe başlayabilirsiniz. Bizim çok kullandığımız bir Yöntem bu. 4. bebeğimiz için en çok gerekli olan araba koltuğunu çok uygun bir fiyata aldık.

4. Tüketmek Yerine Üretin!

Tüketici olmak yerine daha fazla üretin. Hem masrafları bayağı bir azaltmış olursunuz, hem de üretmenin vermiş olduğu mutluluğa ulaşırsınız.

Bizim başlı başına yaptığımız uygulamalar bunlar. Umarım hepinize bir şekilde yararlı olur.

Ev İşlerinde Çocukların Görevleri

  
Çocuklarla ev işi yapmak, fırtınada saç taramak gibi birşey. Özellikle bizim gibi en büyüğü 5 yaşında 3 çocuğunuz bir de 22 haftalık dördüncü çocuğa hamileyseniz, işler beklediğinizden daha karmaşık olabilir. Bizim yardımcımız yada çocuk bakıcımız da yok. O yüzden tek tabancayız diyebiliriz. 

Çoğu zaman evimiz, çocuksuz evlere oranla dağınıktır. Ama pis değildir. Bu dağınıklığı da minimuma indirecek yöntemlerimiz var!!! 

Sıkı durun… Ev işlerinde çocuklarımızında görevleri vardır. Evet ev işlerinde onlar da bize yardım etmektedirler. Çünkü onlar da bizim evimizin bir bireyidir. Sorumluluklar ve görevler alarak bu duyguyu daha da pekiştiriyorlar aynı anda ev daha da derli toplu olup, eve benziyor.

  
1. Basit görevler verin.

Çocuklara basit görevler verin. Her çocuğun iş yapabilme kapasitesi vardır. Çocuğun yaşına ve becerilerini göz önüne ALIN. Örneğin Odelia (5.5 yaşında) kırılabilecek olan eşyaları yeni yeni taşımaya başladı, cam bardak ve tabaklar gibi. Masayı tüm çocuklarla birlikte hazırlayıp, temizliyoruz. 

2. İşleri yaparken aynı zamanda eğlenin.

Her işin bir eğlenceli yanı vardır. Size düşen görev çocukların iş yaparken eğlenmelerini sağlamak hatta beraber eğlenebilirsiniz. 

Örneğin çamaşırları katlarken renklere göre ayırabilirler. Aynı anda çamaşırları katlayıp, renkleri de öğrenip alıştırma yapabilirler. Bir taşta iki kuş vurmak diye ben buna derim. 

  
3. Çocukları mutfağa sokmaktan çekinmeyin. 

Mutfakta çocuklar için o kadar çok yapılacak iş var ki bulaşık makinesini boşaltmaktan tutun, yemek yapmaya kadar. Çocuklar yemek yaparken çok eğleniyorlar. Aynı anda bir çok şey de öğreniyorlar. Sayı saymak, besin değerleri, renkler, dokular… Bunun gibi bir çok şey var listede. Yaptıkları yemekleri (çünkü onlara göre onlar yemek yapıyorlar, siz sadece yardım ediyorsunuz 😁😜) daha fazla yiyorlar.

4. Kendi eşyalarını kendileri toplasın.

Özellikle kendi odaları, yatakları ve oyuncaklarını çocuklar kendileri toplasınlar. Hem sorumluluk almayı öğrenecekler, hem de düzenli olmayı alışkanlık haline getirecekler.

Bizim yöntemimiz bu. Yoksa evimizde adım atacak yer kalmaz. Sizin yöntemleriniz neler?!?